HIV Nedir? HIV ve AIDS Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?
HIV, vücudun bağışıklık sistemine, özellikle de T hücreleri olarak adlandırılan CD4 hücrelerine saldıran ve belirli vücut sıvılarına yayılan bir virüstür. HIV zamanla bu hücrelerin çoğunu yok edebilir, böylece vücut enfeksiyonlarla ve hastalıklarla savaşamaz hale gelir. Aşağıda daha fazla bilgi bulabilirsiniz.
HIV ve AIDS nedir?
HIV (insan immün yetmezlik virüsü), bağışıklık sistemine saldıran ve tedavi edilmediği takdirde AIDS’e (edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu) neden olan bir virüstür.
AIDS, vücudun diğer enfeksiyonlarla savaşmasını engelleyen, geri dönüşü olmayan bir bağışıklık sistemi bozukluğudur. HIV enfeksiyonu tedavi edilebilir; ancak enfeksiyon AIDS’e ilerlediğinde, durumun tedavisi yoktur.
HIV çoğunlukla cinsel temas yoluyla bulaşır. Virüs ayrıca, kan veya vücut sıvılarının teması yoluyla başka bir kişiye bulaşabilir. Bu durum; kan nakli, HIV’e sahip bir kişiyle kontamine (ortak kullanım) iğnelerin paylaşılması, hamilelik ve emzirme sırasında aktarılması yoluyla gerçekleşebilir.
HIV’in erken semptomları; yorgunluk, baş ağrısı, ateş ve şişmiş bezler gibi grip semptomlarına benzer ve enfeksiyondan 1 ila 2 ay sonra başlayabilir, sonra kaybolur. HIV enfeksiyonundan, 10 yıl sonra gelişebilen AIDS, kalıcı ve daha şiddetli semptomlar gösterir. Semptomlar; uçuk, tüberküloz, zatürre (pnömoni), beyin iltihabı (ensefalit), bazı kanserler ve nörolojik problemler gibi durumlarla karakterizedir.
HIV veya AIDS için henüz bir tedavi veya aşı yoktur, ancak erken HIV teşhisi ve tedavisi, hastalığı yavaşlatabilir. Etkili HIV tedavisi, AIDS’i büyük ölçüde geciktirebilir ve hatta önleyebilir, yaşam kalitesini iyileştirebilir ayrıca HIV’in yayılmasını önlemeye yardımcı olabilir.
Bazı durumlarda, ilaçla hızlı tedavi, virüse maruz kalındıktan sonra HIV enfeksiyonunun gelişmesini önleyebilir. Bu profilaktik (önleyici) tedavinin HIV’e maruz kaldıktan sonraki 72 saat içinde başlaması gerekir.
HIV’e maruz kalmış olabileceğinizi düşünüyorsanız, ayrıca titreme, yorgunluk, ateş, ağız yaraları, kas ağrıları, gece terlemeleri, kızarıklık, boğaz ağrısı veya şişmiş lenf düğümleri gibi belirtiler yaşıyorsanız derhal tıbbi yardım almalısınız. Bu semptomlar diğer viral koşullarla benzer olduğundan, teşhisi doğrulamanın tek yolu bir HIV testi yaptırmaktır.
Depresyon da dahil olmak üzere AIDS semptomları için acil tıbbi yardım almalısınız. Semptomlarınız arasında; kronik ishal, aşırı yorgunluk, ağır gece terlemeleri, devam eden lenf düğümü şişmesi, hafıza kaybı, zatürre, hızlı kilo kaybı, tekrarlayan ateş, ciltte veya göz kapaklarında ağız veya burun içinde kırmızı, kahverengi veya morumsu lezyonlar gibi belirtiler görüyorsanız mümkün olan en kısa sürede bir doktora görünmelisiniz.
HIV ve AIDS’in evreleri nelerdir?
Tedavi edilmeyen HIV enfeksiyonu aşamalar halinde ilerler:
- 1. Aşama akut HIV enfeksiyonu:
Kan dolaşımında çok miktarda virüs bulunduğundan, bu aşamadaki insanlar oldukça bulaşıcı özellik gösterir. Bazı kişilerde enfeksiyondan 2 ila 4 hafta sonra, grip benzeri semptomlar gelişir. - 2. Aşama klinik gecikme veya HIV uyku hali:
Bu durumda virüs hala çoğalsa da 1. aşamaya kıyasla çok düşük seviyelerde ilerlemektedir. Tedavi edilmeyen hastalarda 2. aşama, on yıl veya daha uzun sürebilir. - 3. Aşama AIDS (edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu):
HIV, bağışıklık sistemine o kadar zarar vermiştir ki, artık bağışıklık sistemi vücudu, enfeksiyon ve hastalıktan koruyamaz. 3. aşamada sağkalım süresi yaklaşık üç yıldır. AIDS’li kişiler yüksek viral yüke sahip olmakla beraber oldukça bulaşıcı olabilirler.
HIV ve AIDS’in belirtileri nelerdir?
HIV enfeksiyonunun semptomları, virüsün vücudun bağışıklık sisteminin hücrelerine saldırmasından kaynaklanır. Hastalığın erken dönemlerinde, HIV enfeksiyonu olan birçok kişide hiçbir belirti görülmez. Bazı insanlar enfeksiyondan yaklaşık 2 ila 4 hafta sonra ortaya çıkan grip benzeri semptomlar yaşayabilir, ancak semptomların gelişmesi daha uzun sürebilir.
HIV enfeksiyonu belirtileri
HIV’in erken belirtileri aşağıdakileri içerebilir:
- Tükenmişlik hissi
- Baş ağrısı
- Tekrarlayan ateş
- Lenf bezlerinin şişmesi
- Kilo kaybı
- Maya enfeksiyonları
AIDS belirtileri
HIV enfeksiyonunun hafif ve erken evre semptomları, genellikle virüse maruz kaldıktan sonraki birkaç hafta içinde kaybolur. HIV enfeksiyonundan 10 yıl veya daha uzun bir süre sonra hiçbir belirti olmayabilir. Bu süre zarfında HIV, bağışıklık sisteminin yardımcı T hücrelerini yavaş yavaş yok eder. Bu durum, vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açarak AIDS’e yol açar.
3. aşama HIV (AIDS) belirtileri aşağıdakileri içerir:
- Kronik ishal (bir haftadan uzun süren)
- Depresyon
- Aşırı yorgunluk ve halsizlik
- Sık görülen maya enfeksiyonları (ağızda pamukçuk ve maya enfeksiyonu dahil)
- Ağır ve sık gece terlemeleri
- Devam eden lenf bezleri şişmesi (üç aydan uzun süren)
- Hafıza kaybı ve diğer nörolojik durumlar
- Tedaviye direnen pelvik inflamatuar hastalık
- Akciğer iltihaplanması
- Hızlı kilo kaybı
- Cilt lezyonları
- Deri döküntüleri
- Tüberküloz
HIV ve AIDS neden olur?
HIV ve AIDS, insan immün yetmezlik virüsünün enfeksiyonundan kaynaklanır. İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV), spesifik immün hücrelerine, çoğunlukla yüzeylerinde CD4 reseptörü taşıyan T hücrelerine bulaşır ve bu hücreleri yok ederek çoğalmaya başlar. HIV’in CD4 hücrelerini bağışıklık sisteminden devre dışı bırakması ve bu hücrelerin azalması, vücudun enfeksiyonlarla ve bazı enfeksiyon türleriyle savaşmasını zorlaştırır. Bağışıklık sistemi zamanla bozulduğundan, komplikasyonlar ortaya çıkmaya başlar ve enfeksiyon ilerledikçe AIDS’e dönüşür.
Bir kişinin genetik yapısı da HIV ve AIDS’te rol oynayabilir. Bilim insanları, bir kişinin HIV’e karşı duyarlılığını veya direncini etkileyen, HLA genlerinde ve diğer genlerdeki belirli varyasyonları keşfetmişlerdir. Genetik araştırmalar sonucu bilim insanları, yeni bir anti-HIV ilacının oluşmasına yol açabilecek bulgular keşfetmişlerdir.
HIV nasıl bulaşır?
HIV, kan veya vücut sıvılarının teması yoluyla enfekte birinden diğer bir kişiye bulaşır. Enfekte kan, meni, rektal sıvı, vajinal sıvı veya anne sütü, doğrudan temas yoluyla bulaşabilen fizyolojik sıvılardır.
HIV ayrıca hamilelik, doğum veya emzirme sırasında yeni doğan bebeğe geçebilir, ancak bu oldukça nadirdir. HIV’in oral seks yoluyla, kırık kemik veya açık yaralardan enfekte kanla, temas yoluyla yayılması da son derece nadirdir. Kan nakli yoluyla HIV bulaşması da 1985’ten beri çok nadir hale gelmiştir çünkü bağışlanan kan, mutlaka HIV ve diğer sağlık koşulları için test edilmektedir.
HIV; ter, tükürük gibi sıvılardan veya yiyecek, içecek paylaşımından ya da aynı tuvaleti paylaşmakla bulaşmaz.
HIV ve AIDS için risk faktörleri nelerdir?
HIV kapma riskinin artmasıyla bağlantılı bir dizi faktör aşağıdakileri içermektedir.
- HIV veya AIDS’li bir ebeveyn tarafından doğmak veya emzirilmek
- Klamidya, genital herpes (uçuk), HPV veya bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan başka bir hastalığa sahip olmak
- Tüberküloz ve hepatit gibi bazı bulaşıcı hastalıklara sahip olmak
- Prezervatif veya başka bir koruyucu yöntem olmaksızın vajinal, oral veya anal cinsel ilişki dahil olmak üzere cinsel ilişkiye girmek (Korunma yöntemleri kullanmayan ve birden fazla seks partneri olan kişiler için yüksek bir risk vardır.)
- Dövme yaptırırken kontamine (ortak kullanım) iğnelerin paylaşılması
HIV enfeksiyonu riskinizi azaltmak
HIV enfeksiyonu riski taşıyan tüm insanlar, hastalığı geliştirmeyecektir. Yine de HIV kapma riskinizi aşağıdaki stratejilerle azaltabilirsiniz:
- Birden fazla kişiyle cinsel aktiviteden kaçınmak
- Partnerlerin HIV ile enfekte olmadığı veya enfeksiyon için risk faktörlerine sahip olmadığı, karşılıklı olarak tek eşli bir cinsel ilişkide bulunmak. (Birden fazla partnerle cinsel ilişkiye giriyorsanız, potansiyel partnerinizin HIV ile ilgili belirtilerine karşı farkında olmaya çalışın ve enfeksiyon riskini azaltmak için prezervatif gibi bir korunma yöntemi kullanın.)
- Düzenli, rutin tıbbi tarama veya doğum öncesi tıbbi kontrol ve bakım almak
- Dövme yaptırırken steril ve hijyenik yöntemler uygulayan merkezleri tercih etmek
- HIV’e enfekte bir kişiyle, korunmasız cinsel ilişkiye girildikten sonra mümkün olan en kısa sürede veya en geç 72 saat içinde tıbbi yardım almak (Bazı ilaçlar, HIV virüsüne maruz kalmadan önce veya hemen sonra HIV enfeksiyonu riskini azaltabilmektedir.)
- Prezervatif veya diğer korunma yöntemlerini etkili şekilde kullanmak
HIV ve AIDS’i nasıl teşhis edilir?
Doktorlar, bir kan veya ağız sıvısı örneğinde viral antijenleri ve viral antikorları veya her ikisini de tespit eden testlerle HIV enfeksiyonunu teşhis edecektir. Çoğu tanı ve tarama testi, birleşik antijen/antikor testleridir. Evde kullanılan testler ve hızlı sonuç kitleri tipik olarak antikor testleridir. Bu tür bir test uyguladığınızda, hastanenin veya doktorunuzun test sonuçlarını doğrulaması gereklidir. Başka bir test seçeneği de nükleik asit testi (NAT) ile HIV viral yük testidir. Bir kan örneğindeki HIV miktarını doğrudan ölçen testlerdir.
HIV, enfeksiyondan sonraki ilk 1 ila 3 ayda saptanamayabilir ve HIV enfeksiyonunu teşhis etmek veya diğer durumları ekarte etmek için bir dizi test gerekebilir.
HIV pozitif olan kişiler, artan sayıda enfeksiyon geliştirirlerse AIDS teşhisi alırlar. Bu hastalıklar, HIV hastaları da dahil olmak üzere, bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde daha yaygındır, çünkü bağışıklık sistemi artık hastalıklarla savaşamayacak durumdadır.
CD4 hücre sayısının 200 hücre/mm3’ten az olması, HIV’in AIDS’e dönüştüğünü gösterir. HIV’i olmayan sağlıklı bir kişinin CD4 hücre sayısı 500 ila 1500 hücre/mm3’tür.
HIV ve AIDS tedavileri nelerdir?
HIV tedavisi, doktorunuzun semptomlarınızı ve risklerinizi en iyi şekilde değerlendirmesine ve uygun şekilde HIV enfeksiyonu için düzenli testler yapmasına olanak tanır. Düzenli tıbbi bakım ve kontrol, ciddi komplikasyonlar ortaya çıkmadan önce HIV’i en erken aşamalarında yakalama ve tedavi etme şansınızı artırabilir.
HIV enfeksiyonunu tedavi etmenin ve AIDS’i geciktirmenin veya önlemenin tek yolu ilaç tedavisidir. HIV bir retrovirüs (RNA genomu taşıyan zayıf virüsler) olduğundan, HIV’i engelleyen ilaçlar antiretroviral ilaçlar olarak bilinir.
HIV için antiretroviral ilaçlar
Antiretroviral tedavi, HIV’in daha fazla virüs üretmesini engelleyen, viral yükü azaltan, AIDS’i önleyen veya geciktiren antiretroviral ilaçların bir kombinasyonudur. Bu tedavi ayrıca virüsün yayılma riskini de azaltır.
HIV’li bir kişi bu ilaçları günlük olarak almalıdır ve dozlarını atlayamaz. Zamanla, bir ilacın etki gücü düşebilir ve doktorunuz bu ilacı diğer ilaçlarla değiştirebilir.
Antiretroviral ilaçlar şunları içerir:
- Füzyon inhibitörleri
- İntegral iplik transfer inhibitörleri
- Proteaz inhibitörü
- Ters transkriptaz inhibitörleri
- Nükleozid olmayan ters transkriptaz inhibitörleri
- CCR5 inhibitörü
- Monoklonal antikor
30’dan fazla ilaç ve formülasyon olmasına ve kabul görmesine rağmen, sadece birkaç kombinasyon yaygın olarak kullanılır. Doktorlar tarafından önerilen, bu temel kombinasyonların tamamı gayet olumlu sonuçlar vermektedir. Çoğu vakada etkili olmakla birlikte ve kullanımları da kolaydır. Sizin için en iyi kombinasyonun hangisi olacağına doktorunuz karar verecektir. Bununla birlikte kullandığınız ilaç kombinasyonlarının olası yan etkilerini mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz. Böyle bir durumda doktorunuz, farklı bir ilaç kombinasyonu değişikliğine gidecektir.
HIV için önleyici tedavi
HIV virüsüne maruz kalmadan önce veya hemen sonra HIV enfeksiyonu riskini azaltabilecek bazı ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar aşağıdakileri içermektedir:
- PrEP (enfeksiyon öncesi profilaksi):
HIV bulaşma riski yüksek kişiler tarafından günlük olarak alınan bir oral tablettir. PrEP, prezervatif gibi korunma yöntemleriyle birleştirildiğinde HIV enfeksiyonu riskini büyük ölçüde azaltır. - PEP (enfeksiyon sonrası profilaksi):
Potansiyel veya bilinen HIV enfeksiyonundan sonra 72 saat içinde, örneğin ortak kullanımdaki iğnelerin paylaşılması veya prezervatif gibi bir korunma yöntemi olmaksızın cinsel ilişki yoluyla alınan enfeksiyonlardaki acil ilaç dozlarıdır. İlaçlardan biri doğum kusurlarına neden olabilir, bu nedenle doktorlar hamileliğin erken döneminde ve hamile kalma potansiyeli olan kişilere, başka ilaçlar reçete edebilir.
HIV ve AIDS yaşam kalitesini nasıl etkiler?
HIV teşhisi hayatınızı önemli ölçüde değiştirir, ancak günümüzde HIV genellikle yönetilebilir bir durumdur ve HIV pozitif olan insanlar uzun ve sağlıklı bir hayat yaşayabilirler. Bununla birlikte HIV ile yaşamak, HIV’in semptomlarından veya HIV tedavilerinin yan etkilerinden dolayı hala zorluklar barındırmaktadır. Uzmanlar bu faktörleri, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi standartlarına dayanarak olarak ölçmektedir.
Genel olarak, bir hastanın sağlıkla ilgili yaşam kalitesi standartlarını düşüren sorunlar aşağıdakileri içermektedir:
- HIV belirtileri
- AIDS’e ilerleme
- Tedavi yan etkileri ve ilaç rejimindeki zorluklar
- Sosyal destek eksikliği
- HIV/AIDS karşıtı sosyal damgalanma yaşamak
- Düşük enerji seviyesi, yorgunluk
- Hastalığa karşı başa çıkma becerisinin zayıf olması veya kabullenememe
- Ruh sağlığı bozukluğu
- Hafıza ve düşünme sorunları
Yaşam kalitesini yükselten faktörler aşağıdakileri içerir:
- İstihdam, daha yüksek gelir ve eğitim seviyesi
- İstikrarlı ilişkiler ve iyi sosyal destek almak
- Tedavi başarısı (yönetilebilir yan etkilerle)
- İyi bir sağlık hizmetine sahip olmak
- Doktor ve sağlık çalışanlarıyla iyi iletişime sahip olmak
HIV ile iyi yaşamak gerçekten bir ekip çalışması gerektirir. Doktorunuz ve sağlık çalışanları, sorularınızı yanıtlayabilir, semptomları ve yan etkileri yönetmek için tedavi planınızda değişiklik yapmanıza yardımcı olabilir.
Sizi destekleyen arkadaşlarınızla ve ailenizle zaman geçirmeniz, tıbbi bakımın yanında size duygusal güç sağlayabilir. Ayrıca hem çevrimiçi hem de yüz yüze oluşan HIV/AIDS destek grupları, deneyimlerinizi paylaşmak ve yaşadığınız günün zorluklarıyla birlikte yüzleşmek için sizi HIV veya AIDS ile yaşayan diğer insanlarla tanışmanıza yardımcı olabilir.
HIV ve AIDS için diyet ve beslenme ipuçları nelerdir?
Beslenme, HIV veya AIDS tedavi planının önemli bir bileşenidir. Bağışıklık sisteminizi özel olarak iyileştirebilecek bir diyet bulunmamakla birlikte, besleyici gıdalar tüketmek, bağışıklığınız da dahil olmak üzere genel sağlığınıza katkıda bulunur, ayrıca HIV semptomlarını ve tedavi yan etkilerini daha iyi yönetmenize olanak tanır.
Sağlıklı bir kiloyu korumak, genellikle HIV ile yaşayan insanlar için büyük bir zorluktur. Birçok insan kilo kaybı yaşayarak zayıflayabilir. Bu durum, enfeksiyon ve diğer komplikasyon riskini artırır.
Ek olarak, bazı HIV semptomları yemek yemeyi zorlaştırır. Bulantı, iştah kaybına neden olabilir ve yorgunluk ise sağlıklı yemek hazırlamayı zorlaştırabilir. Bazı insanlar ağız yaraları getirebilir. Bu durum yiyeceklerin tadını eskisi kadar iyi alamamalarına ve yemek yemek istemelerine de engel olabilir.
Doktorunuz, tedavi planınızı uygularken diyet ve beslenme konusunda size rehberlik edebilir. Doğru beslenmeyi sürdürmenize, yan etkileri yönetmenize ve sevdiğiniz yiyecekleri yemenize yardımcı olacak yemek stratejileri geliştirmek için uzman bir diyetisyenle de çalışabilirsiniz.
HIV ile kalori alımını artırma adımları
Kalori alımınızı artırmak ve kilo kaybını önlemek için atabileceğiniz genel adımlar şunlardır:
- Orta miktarda ekmek, meyve (taze veya kuru), bal, yulaf ezmesi, makarna, patates ve pirinç dahil olmak üzere karbonhidrat tüketmek
- Yağsız et, balık, fındık ezmesi, fasulye, yumurta ve peynir gibi daha fazla protein almak
- Orta miktarda avokado, tereyağı, krem peynir, zeytin ve fıstık ezmesi dahil olmak üzere yağ alımını sağlamak
HIV ile iştahı iyileştirmek için ipuçları
HIV semptomları ve tedavinin yan etkileri iştahınızı azaltabilir ve yemek zamanlarını zorlaştırabilir. Kilo kaybını önlemek ve düzenli beslenme alışkanlıklarınızı sürdürmek için aşağıdaki ipuçlarını deneyin:
- Soda, gazlı içecekler, fasulye, brokoli, Brüksel lahanası, lahana, karnabahar ve soğan gibi sizi şişkin veya hazımsız hissettiren yiyecek veya içeceklerden kaçının.
- İçinde bulunmaktan keyif aldığınız hoş bir alan yaratın. Mümkün olduğunda, deneyimi daha sosyal hale getirmek için, aileniz veya arkadaşlarınızla birlikte yemek yiyin.
- Alkol tüketiminizi yemek saatine yaklaştıkça azaltın. Yemekten hemen önce çok fazla içmek, daha az aç hissetmenizi sağlayabilir.
- Gün boyunca üç büyük öğün yerine, sık aralıklarla küçük öğünler yiyin veya atıştırmalıklar tüketin. Bu yöntem, yemek yemenizi daha yönetilebilir hale getirebilir ve kan şekerinizi sabit tutabilir.
- Hafif düzeyde olsa bile egzersiz yapın. Egzersiz, iştahınızı canlandırmaya yardımcı olabilir.
- Yutma güçlüğü çekiyorsanız; muz, patates püresi, yulaf ezmesi ve yoğurt gibi yumuşak yiyecekleri tercih edin. Ayrıca asitli veya baharatlı yiyeceklerden kaçının ayrıca yiyecekleri soğuk veya oda sıcaklığında yemeye çalışın.
- Güçlü tatları veya kokuları olan yiyeceklerden kaçınarak, mide bulantısını önleyin. Zencefil köklü çay içmek veya zencefil şekeri emmek de mide bulantınızı azaltmaya yardımcı olabilir.
- İştahınızın iyi olduğu zamanlardan yararlanın ve canınız ne kadar yemek yemek istiyorsa yiyin.
HIV ile sulu kalmanın ipuçları
İshal ve kusma gibi belirtiler dehidrasyona neden olabilir. HIV ile yaşarken vücudu susuz bırakmamak özellikle önemlidir. Yeterli sıvıya sahip olmak vücudunuzun besinleri emmesine ve ihtiyacınız olan enerjinin korumasına yardımcı olur. Uygun hidrasyon, ağız kuruluğu ve kabızlık gibi yan etkilerin yönetilmesine de yardımcı olabilir.
Dehidrasyonu aşağıdaki yöntemlerle önleyebilirsiniz:
- Alkolden uzak durmak
- Kakao, kahve, gazlı içecekler ve çay gibi kafeinli içeceklerden kaçınmak
- Kafeinsiz kahve, kafeinsiz çay, meyveli suları veya suyla karıştırılmış meyve suları gibi sıvılar içmek
- Paketlenmiş atıştırmalıklar ve kızarmış yiyecekler dahil olmak üzere tuzlu yiyeceklerin alımını azaltmak
- Her güne bir bardak su içerek başlamak ve bitirmek
- Smoothie, buzlu ve meyveli içecekler, gibi soğuk sıvıları tüketmek
HIV ile gıda güvenliği
Gıda güvenliğinizi sağlamak için adımlar atmak her zaman önemlidir, ancak HIV ile yaşarken daha da önemlidir. Virüs; bağışıklık sisteminizi zayıflattığı için, gıda kaynaklı hastalıklar da dahil olmak üzere enfeksiyonlara daha yatkın ve savunmasız bir hale gelirsiniz.
Yiyecekleri güvenli bir şekilde işlemek, hazırlamak ve tüketmek için aşağıdaki ipuçlarını deneyin:
- Az haşlanmış yumurta, suşi, salata sosları veya çiğ yumurta içerebilecek makarna sosları dahil olmak üzere çiğ veya az pişmiş gıdaların tüketiminden kaçınmak
- Paketlenmiş gıdaların son kullanma tarihlerini kontrol etmek
- Tezgâhları, kesme tahtalarını, tabakları ve mutfak eşyalarını temiz tutmak
- Etleri minimum 73 derecede pişirmek, ayrıca pişmiş etleri yemeden önce iç kısımlarının pişip pişmediğini kontrol etmek
- Meyve ve sebzeleri yemeden önce yıkamak
- Dondurulmuş gıdaları asla oda sıcaklığında değil, buzdolabında veya mikrodalgada çözdürmek
- Yemek hazırlamaya başlamadan önce ayrıca yemekten önce ve sonra elleri iyice yıkamak
HIV ve AIDS’in potansiyel komplikasyonları nelerdir?
HIV, AIDS’e doğru ilerledikçe, durumun komplikasyonları yaşamı tehdit eder hale gelir. Başarılı HIV tedavisi AIDS’in başlamasını önleyebilir veya geciktirebilir, ancak bir kişi AIDS geliştirdiğinde ciddi komplikasyonlar oluşabilir. Bu komplikasyonlar aşağıdakileri içerebilir:
- Kalp-damar hastalığı
- Kaposi sarkomu (insan herpes virüsünün neden olduğu bir damar tümörü) ve lenfoma gibi bazı kanserler
- Uzun süreli ishale bağlı dehidrasyon ve elektrolit dengesizliği
- Bunama
- Depresyon
- CMV enfeksiyonu (sitomegalovirüsün gözde neden olduğu durum) veya diğer oküler fırsatçı enfeksiyonlar nedeniyle görme kaybı
- Metabolik sendrom
- Hafıza kaybı, kafa karışıklığı ve ensefalit (beyin iltihabı) gibi nörolojik problemler
- Pneumocystis carinii mantarının neden olduğu zatürre (pnömoni)
- Tüberküloz, sitomegalovirüs, menenjit (beyin ve omuriliği saran zarların iltihabı), maya enfeksiyonları ve toksoplazmoz (parazit kökenli bir hastalık) gibi ciddi fırsatçı enfeksiyonlar
- Tükenme sendromu (hastalarının uğradığı istemsiz kilo kaybı)