Şizoid Kişilik Bozukluğu: Tanım, Nedenler, Belirtiler ve Tedaviler
Şizoid kişilik bozukluğu olan insanlar samimiyet arzusundan yoksundur, bunun yerine yakın ilişkilere kayıtsızlık hakimdir. Bir ailenin veya sosyal grubun parçası olmaktan çok az sevinç duyar veya yoktur. Aşağıda daha fazla bilgi bulabilirsiniz.
Şizoid kişilik bozukluğu: Tanım
Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler diğer insanlarla iletişim kurmakla, sosyal faaliyetlere katılımlarla ilgili belirgin bir geri çekilme ve içe dönüklük olarak tanımlayabileceğimiz davranışlar gösterir. Duygularını özellikle neşe ve mutluluğu göstermekten kaçınırlar, ifadesiz bir yüze sahiptirler ve bu nedenle genellikle başkalarına karşı sert ve katı görünürler.
Benzer makale: Şizotipal kişilik bozukluğu nedir?
Genellikle tek başına kalmaya, yalnız vakit geçirmeye çalışırlar. Ayrıca gerekli veya zorunlu olmadığı sürece diğer insanlarla temas kurmazlar. Hobilerini veya seviyor göründükleri faaliyetleri muhtemelen iletişim eksikliğini ve sürekli sosyal izolasyonu telafi etmek için yaparlar.
Profesyonel yaşamda, başkalarıyla çalışmak zorunda olmadıkları görev ve meslekleri seçerler. Çünkü bu tür görevlerde daha iyi sonuçlar elde edebilirler. Dışarıdan dayatılan yakın sosyal ilişkileri veya değişiklikleri tehdit edici olarak algılarlar ve bu tür ilişki girişimlerine daha sonra ani bir geri çekilmeyle tepki verirler.
Bu bozukluğa sahip kişilerin bazıları zamanla, depresif ruh hali veya bazı korkular geliştirir. Bazıları yavaş yavaş sosyal olarak dışlanmış olduklarını ve hiç arkadaşlarının olmadığını fark eder. Diğerleri özel hayatta veya işte daha yoğun temas kurmaya zorlandıklarında korku ile tepki verirler. Bununla birlikte uygun koşullar altında şizoid kişilik bozukluğuna sahip bir kişi; bir (veya daha fazla) başka insana güvenmesi durumunda bozukluğunda hafifleme görülebilir.
Şizoid kişilik tarzı ve bozukluğu arasındaki fark
Şizoid kişilik tarzına sahip insanlar yalnız ve sosyalleşmeye isteksizdir. Yalnız yapabilecekleri aktiviteleri tercih ederler. Dahası, övgü ve eleştirilere çoğu zaman kayıtsızdırlar, nesnel ve tetikte olma eğilimindedirler. Birçoğu bekar olarak yaşamını sürdürür, tek başına uygulanabilecek mesleklerde çalışırlar ve bu mesleklerde genellikle başarılı olurlar. Ayrıca sosyal bağları olmadıkları için zamanlarını da esnek şekilde kullanırlar.
Şizoid kişilik bozukluğuna sahip insanlar ise bu durumları çok daha yoğun yaşarlar. Bazen dolaylı olarak kendilerine veya yakın çevrelerine zarar verebilirler. Bozukluk düzeyinde bu kişiliğe sahip insanlar, hayatlarını devam ettirebilmek için tedaviye ihtiyaç duyabilirler.
Ne kadar yaygındır?
Nüfusun, yüzde birinden daha azının şizoid kişilik bozukluğundan etkilendiği tahmin edilmektedir. Bu nedenle diğer kişilik bozukluklarına kıyasla nadir görülmektedir. Erkeklerin, kadınlardan daha fazla etkilenmesi de muhtemel gözükmektedir.
Şizoid kişilik bozukluğu: Vaka örneği
Daniel 55 yaşında ve kimyager olarak çalışıyor. Sekiz yıldır haftada bir kez bir film izlediğini ve cinsel ilişkiye girdiğini ifade ediyor. Bütün bunların dışında hiçbir kişisel bağlantısı olmadığını ve diğer insanların neden birlikte zaman geçirdiğini anlamadığını belirtiyor. Daniel kendini göze çarpmayan biri olarak görüyor. Bununla birlikte, son 40 yılda korku duyduğu bazı durumlar için birkaç kez tedavi görmüştür.
Çocukluğu hakkında Daniel, annesinin ciddi şekilde hasta olduğunu ve iki ila dört yaşındayken annesinin zamanının çoğunu kliniklerde harcadığını söylüyor. O zamanlarda büyükannesi ile yaşamış. Sonra annesi ölmüş, babası ve yeni karısıyla yaşamaya başlamış. Daha önce babasını çok az tanıdığını, takip eden yıllarda nadiren evinde olduğunu ifade ediyor. Bu süre zarfında Daniel şu tutumu geliştirmiş: “Diğer insanlarla bağ kurmak iyi bir fikir değil çünkü muhtemelen beni tekrar bırakacaklar.” Daniel çocukluğunda ve gençliğinde bile başkalarıyla temas ve ilişkilerden kaçınmış. Ayrıca sevdiği neredeyse hiçbir şey olmadığını söylemiştir.
Kimya çalışmaları sırasında Daniel sık sık korku ve panik atak yaşamış. Bu durum işinde başkalarıyla çalışmak zorunda olduğu zamanlarda da böyleymiş.
Uygulanan terapi, Daniel’i diğer insanlarla daha fazla zaman geçirmeye teşvik ediyor. Daniel bunu yapabileceğini, ancak neden yapması gerektiğini gerçekten anlamadığını belirtmiştir.
Şizoid kişilik bozukluğu: Nedenler
Diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi bu türde de biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir etkileşiminin neden olduğu varsayılmaktadır.
Etkilenen kişilerin genetik olarak yatkın olduğuna inanılmaktadır. Çünkü bu kişilik bozukluğu, bir aile üyesinin, şizofreniye sahip olduğu ailelerde daha sık görülmektedir. Bu insanlarda genetik faktörlerden dolayı özellikle yüksek düzeyde hassasiyet ve sinirlilik olduğu varsayılmaktadır. Ek olarak, çocuklukta ebeveynlerin duygusal ihmali, istismar veya psikolojik bozuklukları gibi zor koşullar eklendiğinde, bu durum bozukluğun gelişimini tetiklemektedir.
Psikoanalitik bakış açısı, ebeveynlerin bu bozukluğa sahip çocuklara olumsuz veya kötü davrandığını varsaymaktadır. Ayrıca etkilenen kişilerin çocukluklarında tekrar tekrar başkalarıyla temas kurmaya çalıştıklarından ve bu girişimlerde başarısız olduklarından şüphelenilmektedir. Dolayısıyla bu sonuç, onların son derece geri çekilmelerine ve ilerleyen hayatlarında herhangi bir temastan kaçınmalarına neden olmuştur.
Başka bir varsayım şizoid kişilik bozukluğu olan kişilerin öfke veya korku gibi duygular yaşayabileceğini, ancak bu duyguları uygun bir şekilde ifade edemediklerini ileri sürmektedir. Böylece sosyal hayattan ve daha yakın ilişkilerden tamamen kaçınabilecek duruma gelmişlerdir.
Bilişsel-davranışçı perspektiften bakıldığında, etkilenen kişilerin başkalarındaki hisleri fark etmekte zorlandıkları ve bu nedenle duygusal uyaranlara neredeyse hiç tepki göstermediklerini ileri sürmektedir. Ayrıca sürekli sosyal tecrit nedeniyle, sosyal becerilerde eksikliklere sahip olabilirler ve bu nedenle tatmin edici ilişkiler kurmakta zorlanabilirler.
Şizoid kişilik bozukluğu: Belirtiler
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı‘na göre şizoid kişilik bozukluğu özellikleri arasında; sosyal ilişkilerdeki kopukluk ve duyguların ifadesinde sınırlılık ile karakterize olan derin bir davranış modeli vardır. Bozukluk genellikle geç ergenlik veya erken yetişkinlikte başlar, ancak daha erken de kendini gösterebilir ve bazen çeşitli durumlarda fark edilebilir.
Semptomlar organik bir nedenden kaynaklanmaz ve bozukluğa eşlik edebilecek başka bir zihinsel bozukluk ortaya çıkmaz. DSM’ye göre, aşağıdaki kriterlerden en az dördünün karşılanması durumunda kişiye şizoid kişilik bozukluğu teşhisi konulabilir:
- Kişilerin yakın ilişkilere arzuları yoktur veya çok azdır, ilişkileri olsa bile bundan zevk almazlar. Yakın aile üyeleriyle ilişkileri de bu duruma dahildir.
- Mümkün olduğunca yalnız başına kalabilecekleri faaliyet, meslek ve girişimleri tercih ederler.
- Başka biriyle olabilecek cinsel deneyime karşı çok az ilgi duyarlar.
- Sadece birkaç işten sınırlı şekilde zevk alırlar.
- Birinci derece akrabaları dışında yakın arkadaşları ya da sırdaşları yoktur.
- Övgü ve eleştirilere kayıtsız görünürler.
- Duygusal olarak soğuk ve uzak görünürler veya sadece sınırlı düzeyde duygularını gösterirler.
Şizoid kişilik bozukluğu: Teşhis
Uzman bir psikolog, şizoid kişilik bozukluğunu teşhis edecektir. Teşhis sürecine, semptomlara başka herhangi bir sorunun neden olup olmadığını belirlemek için fizik muayene ve ardından yapılacak psikiyatrik değerlendirme eşlik edecektir. Bu süreç, kişinin semptomlarını ve düşüncelerini değerlendirmek için anketlerin yanı sıra, psikoloğun kişideki şizoid kişilik bozukluğunun potansiyel faktörlerini belirlemesine yardımcı olacaktır.
Yapılan tüm testlerin sonuçlarıyla birlikte, doktorun veya psikoloğun bir tanıya ulaşması için elde edilen veriler, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda (DSM) yer alan ve yukarıda da ifade edilen kriterlerle karşılaştırılacaktır. Kişi, şizoid kişilik bozukluğu için listelenen özelliklerden dördünü veya daha fazlasını gösteriyorsa, kesin teşhis konulabilir.
Şizoid kişilik bozukluğu: Tedavi
Tedavi süreci genellikle terapi seanslarını kapsamaktadır ancak bazı durumlarda ilaçlar da kullanılabilir.
Psikoterapötik yaklaşımlar
Şizoid kişilik bozukluğu; psikoanalitik, derin psikolojik veya bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımlarıyla tedavi edilebilir. Psikoterapi, hastaların davranışlarını küçük adımlarla değiştirmelerine yardımcı olur, böylece başkalarıyla tekrar iletişim kurabilir hale gelirler. Kişiler yavaş yavaş kendilerini tatmin edebilecek deneyimlere açık hale gelirler. Terapide, genellikle basit hedefler seçilir ve odak nokta mevcut problemleri değiştirmek ve stres faktörlerini yönetmektir.
Psikoterapide olası sorunlar ve çözüm yöntemleri
Şizoid kişilik bozukluğuna sahip kişiler nadiren kendi inisiyatifleriyle terapiye giderler. Birçoğu mutsuz hisseder ama durumlarından şikayetçi değildirler, dolayısıyla kendilerinde bir problem görmezler. Depresyon, anksiyete, alkol veya uyuşturucu kullanımı genellikle tedaviye başlamanın ana nedenleridir.
Terapide, hastalar soğuk ve her şeye kayıtsız görünürler, çoğu zaman çok az ilerleme kaydederler. Ayrıca terapistle daha yakın ve güvene dayalı bir ilişki kurmakta zorlanırlar. Bu nedenle terapist güven veren, sürdürülebilir bir ilişki kurmak için çok çalışmaktadır. Bu koşullardaki terapist, diğer hastalara göre daha aktif ve destekleyici davranır; örneğin, daha sonraki prosedür için somut önerilerde bulunur. Aynı zamanda, duyguları ön plana koyarak hastayı boğmamaya çalışır. Bunun yerine, hastanın daha fazla mesafe ihtiyacına cevap vermeye çalışarak, tedavi hedeflerini yerine getirmeye çalışmaktadır.
Psikoanalitik ve derin psikoloji temelli terapi
Şizoid kişilik bozukluğu için psikoanalitik terapinin amacı, bozukluğa sahip kişilerin insanlarla tekrar iletişim kurmasını sağlamaktır. Terapistler bu insanlara karşı kararlı ve sabırlı davranırlar. Öte yandan, terapi aynı zamanda yalnız kalma veya kişilerarası ilişkilerden çekilme tercihini de dikkate alır. Örneğin, hastalar sadece tatmin edici bir yaşam sürdürebilecekleri yollar arayabilirler ve terapist bu konuda onlara yardımcı olur.
Bilişsel davranış terapisi
Bilişsel davranış terapisinde, hastalar yavaş yavaş insanlarla tekrar temasa ihtiyaç duymaya yönlendirilirler, duygusal ve kişilerarası deneyimlere açılırlar. Daha sonra, adım adım başkalarıyla temas kurmaya ve aynı zamanda duygularını yaşamalarına izin vermeye başlamaları istenir. Ayrıca duygularının daha farkında olmaları ve olumlu duyguları daha sık deneyimleme konusunda pratik yapmaları da istenebilir.
Şizoid kişilik bozukluğu olanlar, iletişimde oldukları insanlara sert ve küçümseyici davrandıklarından veya hızlı bir şekilde geri çekildiklerinden, sık sık eleştiri veya arkadaşlıkta bir kopma gibi olumsuz geri dönüşler alırlar. Bu nokta da terapide ele alınarak, davranışlar daha olumlu bir hale getirilebilir. Hastalar diğer insanlarda hangi davranışların bu reaksiyonları tetiklediğini öğrenebilir ve daha sonra davranışlarını kendileri ve başkaları için daha tatmin edici olacak şekilde değiştirmek için sosyal beceriler konusunda eğitim alabilirler.
Grup terapisi
Şizoid kişilik bozukluğu olan insanlar genellikle çok sakindir ve bir grup terapisiyle tedavi edilebilirler. Grubun onları kabul ettiğini ve orada güvende olduklarını fark ederlerse, grup terapisi bu kişilere yardımcı olabilir. Terapi yavaş yavaş etkilenen kişilerin daha fazla sosyal hayatta yer almalarına ve yakınlık korkularının üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir.
Grup terapisinde sosyal ilişkilerin de olumlu ve tatmin edici olabileceğini deneyimleyebilirler. Ayrıca yeni duygusal deneyimlere nasıl izin verileceğini, başkalarından gelen geri bildirimleri kabul etmeyi ve sosyal becerilerini geliştirmeyi öğrenebilirler.
İlaçlarla tedavi
Psikiyatrik ilaçlar bazen şizoid kişilik bozukluğunda psikoterapiye eşlik etmek için kullanılabilir. Özellikle şiddetli depresyon, anksiyete veya sanrılı semptomlar gibi diğer zihinsel bozukluklar aynı anda ortaya çıktığında, ilaçların sakinleştirici ve semptomları hafifletici etkisi ilgili kişiyi bir nebze rahatlatabilir. Bununla birlikte, şizoid kişilik bozukluğunda kullanılan ilaçların yararları henüz net olarak kanıtlanmamıştır.